Table of Contents Table of Contents
Previous Page  851 / 1068 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 851 / 1068 Next Page
Page Background

....

.'

HURGUN GAZETESI, 1 KASIM 1985,

s.

5

KUPÜR581

Halkçı Parti

Başkanı Turgut Sanca (solda) ve SODEP

Başkanı Sadullah Usumi"(sağda) arkadaşımız Mücahit

Beşer'e "birleşmek zorundayız" dediler. (Fotoğraf: Aydın SOYLU)

\

,

çe

ve

ki

ar'

za-

rımızdı, ama etliye- ütlüye pek

karışmak istemezdi. Olaaanüstü

utangaçtı.

Konuşmayı pek sev-

mezdi.

Ricamı

kabul

edip tercü-

manhgı üstlenmeye razı oldu.

GörÜşme bir saat kadar sürdü.

Daha 'sonra ıngiliz gazeteci ile

Ecevit bir kenara çekilip uzun'

uzun konuştular.

Dönüşte Ken-

net h Aimes bana "kim bu genç

adam?" diye sordu. CHP yayın .

organının yazarlarından biri oldu-

ğunu söyledim. "-'Bugencin değe-

rini bilin. Türkiye'de böyle bir

kişilikle karşılaşacağı mı tahmin

etmezdim" dedi. Allah Allah ...

Yıllardır kUçUcük bir odada bir-

likte çalıştığımız bir kişinin bun-

ca değerli oluşunun nasıl da

farkına. varamamıştım? Hayır,

bunu söyleyen de düpedUz bir in-

san değildi ki. Adamın işi "adam

değerlendirmek",

yanılması pek

olası değiL. Ben, hiç bozuntuya

. vermeden,

bol keseden atarak

önUmüzdeki seçimlerde onu mil-

letvekili adayı göstereceklerini

söyle~im. Kenneth Aimes:

-"U's not enaugh. for him".

dedi.

"-Canım, parti iktidara gelin-

ce de bakan yaparlar herhalde .•. "

Mr. Aimes gene Usteledi:

"-U's not enaugh for him"

deki Ahmet Mekin. Gören Allah

için söylesin, Ahmet aradan geçen

süre içinde küçülmüş mü, yoksa

'devleşmiş mi?

Bir de, kendini yenilemesini çok

iyi bilen Ecevit'in, günü geldiğin-

de ortaya "heyula" gibi.çıkıveri-

şini bir düşünün.

O zaman,

"ortanın

solundaki.

oyları

bütünleştirdik" diyerekten daha.

şimdiden "iktidar" hayalleri ku-

ran "çifte kumrular"ın hali

nic'olur? İşte, bu nedenledir ki,

Karadeniz uşağı "Karaoğlan"

Taksim Meydanı'nın göbeğinde:

'.'Anahtarı pendedur, anahtarı

pendedur" diye horan teperse, hiç

de gerçeğe aykırı düşmez.

SODEP ve Halkçı Parti'nin İs-

tanbul'da bütünleşmelerinde

önemsenecek bir zorluğun ortaya

çıkacağını hiç sanmıyoruz. Zaten,

birkaç gün önce Beşiktaş ilçesin-

de ilk adım atıldı. Pazartesi günü

de iki partinin il ve ilçe başkanla~

rı bir toplantı yaparak bir dekle-

rasyon .yayınladılar; SHP'nin ii

düzeyinde gerçekleşmesi

bir

. " ün" meselesi.

kalmasından o da endişe ediyor.

Bu alanda "özveri" ile hareket et-

mek konusunda Sarıca. da karar-

lı.

Tabii

ki;

teşkilatının

eğilimlerini her iki başkan da dik-

kate almak zorunda.

Bilindiği gibi, İstanbul'un ha-

vası kadına, politikası da havası-

na benzer. Genellikle "ıhmh"dır,

ama fırtınaları da hiç eksik olmaz.

Bu gibi fırtınalarda, sandallarını

sıkıca bağlamayanların akıbetini

hep birliJ<te gi?rmüşüzdür. Yerel

seçimlere ayrı ayrı giren Halkçı

Parti ve SODEP'in oyları, Seçim

Kanunu'ndaki çoğunluğa avantaj

tanıyan hükümler dolayısıyla bir

sonuç getirememiştir.

SODEP,

sadece Çatalca ve Şile'de, Halkçı

Parti de yalnızca' Silivri'de Bele-

diye başkanlıklarını ele geçirebil-

miştir . Milyonlarca oy ise havaya

girmiştir.

Ecevit'lerin yeni bir parti kur-

maları halinde, önümüzdeki se-

çimlerde de sonucun bir başka

türlü olacagını düşünmekhayai-

perestlikten öteye geçemez. SO-

DEP Tekirdağ tl Başkanı Guneş

Gürseler'in dediği gibi, Ecevit'siz

bir bütünleşme, bacaklarından bi-

ri eksik masaya benzeyecektir. Ne

kadar ğlaın ve güven verici olur,

bunu zaman gösterecektir ..

SODEF yöneticileri d bunun

farkına varmış olacaklar ki, ilçe

başkanları ortak bir bildiri yayın-

layarak Ec vit'çiler day tiy çı-

kardılar:

"S lam

t

mell r dayanan gU-

venilir yenı bır osyal D mokrat

Parti yapı

IRıli

aAlanmasl ıçın,

yap

y

ayrılıkı rı dışlayarak tUm

so yal demokratların bırlılını pe-

. kı tlrm k h pimizin orunudur.

rıyoruz."

Bu parti "kokteyl parti"mi de,

çağrılınca "hiç değilse iki kadeh

içeriz" diye düşUnüp bütün Ece-

vitçi'ler koşup gelsinler. Kaldı ki,

DSP'nin kuruluş törenlerine bile

katılmamışlardı.

~aşbakan Özal'ın Abant Ote-

li'nde düzenlediği sazlı-sözlü il

başkanları toplantısında,

Parla-

mentomuzun en şirin üyesi

ANAP Kars Milletvekili İlhan

Aküzüm gazetecilerle yaptığı soh-

bet sırasında bu konu açılınca

'şöyle demişti:

"-Süleyman Demirel, kendi el-

leri ile yetiştirip Planlama. Müste-

şarı yaptığı Turgut 'Özal'a bile

partisini vermeye yanaşmıyor da,

Ecevit, Aydm Güven Gürkan'a

neden bıraksm? Gürkan, Ecevit'-

in nesi ki?"

Gereğinde ısmet Paşa'nı~ bile

gözünUn yaşına bakmayan Bülent

Ecevit'ten böyle bir davranışı

ANAP'lılar bile beklemiyorlar

da, onu çok yakından tanımaları

gerekenler, böyle hoş hayallere

kapılıyorlar

.

Yeri, gelmişken, Ecevit ile ilgi-

li, fakat kendi inin dahi h nüz bil-

mediği ~ir anımı anlatayım:

ı

957

seçimlerinden 6 ay kadar önce,

dünyaca ünlü ıngiliz Dally Mlrror

Gaz t si'nin n tanınmış muha-

biri rinden Kenneth Alme Anka-

ra'ya g Imi,

ısmet ınönü ile

"söyleşi" yapmak i tiyordu. Gö-

r vi, şimdilerd bizde de moda

olan rıportre yazarlı

i"

idi. An-

e k bunu, dünya çapında yapıyor-.

du. Ankara'y .gelm den öne,

MDo, Tlto v

NA

ır il görüşmüş

ve yazıları büyük yankılar uyan-

dırmıştl. O tariht ki görevim do.

İçin için güldüğümü

sıyorum.

Güler misin? ...

anım-