----
HÜRGÜN GAZETESİ, 1 KASIM 1985,
s.
5
KUPÜR581
İstanbul'da ortak görüş "dengeli özveri"
5,3
9,8
5,6
4,3
26,0
1984
tı.G.M.
48,8
,KOCAELi
-
- -
-
-
-
-.e:; "'.""'~.-
-'
3~7~
a4~9 33,2
.
"-
19,1
21,2.J>_~.2
-.~ .::.,:':it:,... ,
-
-!{> ~.~~;
./.-
,'.'
.,
layısıyla benden bu konuda aracı
olmamı istedi. ınönU'ye telefon
edip ertesi gün için ran dev u al.
dım. Ancak, ortada bir sorun var-
dı. Bu seviyede bir konuşmayı
kim tercüme edebilirdi? Aklıma
"Bülent
alabey"imiz
g Idi.
u:'t birlikte çalısıyorduk. Evet
KARA OENiz
35,5 37,5.
17,6/
19;8
.;"!"i;
;'-.
- ,_"0:'.
ISTANBUL
1 no'lu
ı
no'lu 3 no 'lu 4 no'lu 5 no\lu 6 no'lu
S.ç. S.ç. S.ç. S.ç. S.ç. S.ç.
49.9 46,'
41,9 44,,
44,9 46,6
Adalar
28,4
-
58,2"
1971
MU.
070
.
Partıler
.ANAP
AP
CHP
DYP
HP
MDP
RP
SODEP
Türkiye'de In anlarlO özgür, yö.
netimin eşitlikçi, çahşmanın say-
gınlık kazandılı,
ekonomı i
büyüyen bir düzen gerçekle tir-
mek ıçın DSP oluşumu içindeki
bütUn sosyal demokratları SHP
çatısı altıoda bUlünle meye çalı.
Çatalca.
Silivri
"-Peki, Sayın Usumi, ya Ece-
vit ve Ecevit'çilerin durumu?"
~a götürüyor. Yanhş dış politika
Türkir.e'yi itibarsız hale sürüklü-
yor. Uç kırıkhk demokrasi bile
polis devleti anlayışı Ile elden git.
mek üzere. Bekleyelim, nasıl ol.
sa günün birinde iktidar oluru~,
anla'yışı Ile hareket etti~imlz za.
man çok geç kahnmış olacaktır.
Bir an önce iktidar olarak bu yan.
hşhkları düzeltmek zorundayız.
Bu da, aynı görüşü paylaşan Sos-
yal Demokratlarm birlikte hare-
ket etmeleri Ile mümkündür."
".Solda birleşme kaçınılmaz-
dır. aygı duyduAumuz Insanlann
da bu anlayış çerçeve i içinde ha.
reket edeeekleine inancımız var.
dır. En aZlOdan, eçimiere ayrı
girmeyeeeAlmlze inanıyorum."
Turgut Sarıca da bu görüşleri
paylaşıyor. Bütünleşmenin eksik
Türkiye'nin en büyük kentinde solun yeniden ağırlığını koyabilmesi için birleşme ve
yoğun etkinlik zor~nlu görülüyor
"Ecevit bir aysbergtir" diyor-
du peder.
Bu peder, Tevfik Fikret'in şii-
rinde "bugün gene açız" diyen
"peder"in 1985 versiyonu idi.
Kendini "askeri ücret mahkOmu"
olarak . tanıttı.
Artık,
"asgari
ücret" deyimini telaffuz edemedi-
~inden mi, yoksa birşeyler ,mi de-
mek istiyor,
o kadarını
anlayamadım. Zaten Zeytinburnu
gecekondularında mukim, 43 ya-
şındaki 3 çocuk -ve evet bu
yaşında- iki torun sahibi tekstil iş-
çisi Süleyman Ender , bilmece gi~
bi konuşuyordu. Lisede okumuş,
. fakat bitirememişti. Ecevit'i buz
dağına "soğukluğu" nedeni ile mi
benzetmişti acaba? Yok, hayır
aysberglerin ancak yüzde 10'u gö-
rünür, yüzde 9O'ı su altındadır ya, .
Bay Ender onu demek istiyormuş.
Fıkaralık edebiyatından hoşlan-
mam. Onun için Süleyman En-
der'in evine yılda kaç gram et
girdiğini, ev kirasını nasıl ödedi-
ğini, çocuklarının ve torunlarının
gerçekten hazin durumlarını an-
latmak istemiyorum. Ancak, gös-
terdiği çarpıcı bir örnek var 'ki,
onu anlatmadan geçemeyeceğim:
"-Hiltori'un,
Divan Oteli'nin
barıoda oturup da viskisini yu.
dumlarken Bo~aziçi'ndeki paha.
h restoranlarm her gecedolup
taşmasını tstanbullularlO refah
içinde yüzdüklerine bir kanıt ola.
rak gösterenlere gıcık oluyorum
a~abey. Acaba bunUn tstanbul'.
un nüfusunun kaç milyon bulun.
du~unu ve o lokantalardaki masa
adedini bu sayıya oranlaYlOca so.
nucun ne çıkaca~101 hiç hesapla.
mıyorlar mı?"
İşte, Ecevit, bu he abı yapana.
ların İstanbul'daki umudu olmak-
ta devam ediyor. "Hani, bazı
yazarlar, sanatçılar bır süre için
ortada görünmeyince, işlerine öy-
le gelenler tarafından "öldü" di-
ye damgalanmazlar mı? Sonra,
aynı kişi yeniden ve iyi bir yapıt-
la ortaya çıktığında onlara
"hortlak" gözü ile bakılmaz mı?
İşte, ",BugünUn Sarayhsı" dizi in-