Table of Contents Table of Contents
Previous Page  1051 / 1068 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 1051 / 1068 Next Page
Page Background

TÜRKiYE'DE ÇEVRE HUKUKU

Av.Güneş Gürseler

GiRiŞ:

19. yüzyılda başlayan ve 20. yüzyılda artarak devam eden teknolojik

gelişme ve hızlı nüfus artışının çevre üzerindeki etkileri olumsuzdur. Hava, toprak ve su

kirliliğinin insan sağlığını tehdit eder boyutlara yükselmesi, hayvan ve bitki türlerinin

nesillerinin tükenmeye yüz tutması, orman alanlarının daralması, çölleşme, erozyon,

ozon tabakasının delinmesi, sera etkisi ve iklim değişikliği

gibi küresel sorunların

ortaya çıkması bu olumsuzlukların başında gelmektedir.

1950'Ii

yıllardan başlayarak yaşanan ciddi

çevre sorunları çevre

korunmasında dünya çapında çözüm arayışlarına ve işbirliğine yol açmıştır. Bir grup

sanayici ve iş adamının 1968'de kurmuş olduğu Roma Kulübü'nün "Sıfır Büyüme"

önerisiyle başlatabileceğimiz çevre duyarlılığı örnekleri, 1972'de Stockholm'de

düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı ile sağlıklı bir temele oturtulmuştur.

Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından hazırlanan Ortak

Geleceğimiz raporu ile 1992'de Stockholm Konferansının devamı olarak düzenlenen

Rio Zirvesi de çevre duyarlılığının evrensel tohumlarını ekmesi ve getirdiği yeni ilkeler

açısından son derece yararlı olmuştur.

Çevre sorunlarının kazandığı boyutlara koşut olarak yeni bir hukuk dalı da

bir yandan çevresel değerlere hukuki güvence kazandırma yoluyla çevreyi koruma, öte

yandan somut çevre sorunlarının çözümünde hukuki dayanak oluşturma yoluyla

gelişmektedir. Çevreye ilişkin değerleri güvence altına alan hukuksal düzenlemeler

çevre hukukunu doğurmuştur. Bu nedenle çevre hukuku, çevre değerlerinin hukuksal

güvencelere bağlanmasıyla uğraşan bir hukuk dalı olarak tanımlanabilir. Çevre

sözcüğünün belirsizliği

nedeniyle çevre hukukunda sınır çizme zorlukları olduğu

görülmektedir. Bu amaçla doğal ve yapay çevreyi içine alan bir tanım yaparak, çevre

hukukunu, insanın doğal ve yapay çevresini oluşturan bileşenleri koruyan, geliştiren ve

onların hukuksal durumlarını düzenleyen hukuk dalı olarak tanımlayabiliriz.(1)

ÇEVRE HUKUKUNUN GElişiMi

Çevresel değerlere hukuki güvence kazandırma çabaları, gerek ulusal

gerekse uluslararası düzeyde, 20. yüzyılda yoğunlaşmış, ulusal düzeyde çıkarılan

yasalar da 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren yaygınlık kazanmaya başlamıştır.

ingiltere'de 1956 Temiz Hava Yasası; F.Almanya'da 1957 Su Kirliliği ve 1973 Hava

Kirliliği Yasası; Bulgaristan'da 1963 Hava, Su ve Toprağın Kirlenmesini Önleme