Table of Contents Table of Contents
Previous Page  1053 / 1068 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 1053 / 1068 Next Page
Page Background

ÇEVRE HUKUKUNUN TEMEL ÖZELliKLERi VE iLKELERi

Çevre, günümüzde bütün ilim dalları ile ilgilidir. Özellikle de hukuk

biliminin ve uygulamasının önemli konularından birini oluşturmaktadır. Çevre hukuku,

diğer bir çok hukuk branşları ile ilişkili ve yeni gelişmekte olan bir hukuk disiplinidir.

Artık, çevre sorunlarına Medeni Hukuk çerçevesinde "komşuluk hukuku" ilişkileri

biçiminde yaklaşmak yeterli olmamaktadır. Bunu dikkate alarak çevre hukukunun

özelliklerini ve bunlardan yola çıkarak temel ilkelerini saptayabiliriz.

Temel Özellikler

Çevre hukuku, toplumun tüm aktörlerini (devlet, kamusal-özel kuruluşlar, yerel

yönetimler, bireyler) ilgilendiren toplumsal bir hukuktur. Bu yönüyle dinamik bir hukuk

dalıdır.

Çevre toplumsal değişmelerle yakından ilgilidir. Bu açıdan kamu hukuku- özel

hukuk ayırımını aşan "karma bir karaktere" sahip bir konumdadır. Ancak, çevre

sorunları kamusal nitelik taşıdıklarından ve devletin aktif müdahalesini

zorunlu

kıldıklarından kamu hukuku özelliği özel hukuk özelliğinden daha ağır basmaktadır.

Çevre hukukunda dayanışma felsefesinin ağırlığı hissedilir.Toplumdaki tüm

taraflar olduğu kadar, bütün insanlık açısından da dayanışmayı gerekli kılan bir alanı

düzenlemektedir.

Hukukun konusunu insan oluşturur. Çevre hukukunda ise insana karşı

canlıları ve doğayı koruma anlayışı da egemendir. Ayrıca, gelecek kuşaklar da hakkın

konusunu oluşturmaktadır.

Çevrenin sınır tanımaz niteliği, çevre hukukuna da yansımaktadır. Hava ve su

kirliliği başta olmak üzere çevresel değerlerin sınırlarının çizilememesi sorunları

sınırötesi

bir kimliğe büründürmekte ve çevre hukukuna uluslararası

nitelik

kazand ırmaktad ır.

Çevre hukuku bilimsel

gelişmelerle çok yakından ilgilidir. Çevre

tahribatının ve derecesinin anlaşılabilmesi

ve çevre standartlarının belirlenmesi

teknolojik gelişmenin yarattığı olanaklarla gerçekleşebilir.

Temel ilkeler

Çevre hukukunda,

çevreye zarardan sorumluluk "KUSURSUZ

SORUMLULUK" olmalı, kirletenlerin sorumluluğu da "KiRLETEN ÖDER" ilkesine göre

düzenlenmelidir. "Kirleten Öder" ilkesi oıuşmuş kirliliğin kirleticiye ödettirilmesiyle sınırlı

kalmayıp kirliliğin oluşumunu engelleyen önlemleri alma sorumluluğunu da kapsayacak

biçimde yorumlanmaııdır.

Çevre hukukunun dayanması gereken en temel ilke ise "ÖNLEyiCi

YAKLAŞıM" olmalıdır. Çevreyi

kirletenlerin kirlenmeden sorumlu tutulmaları ve

meydana gelmiş kirliliğin giderilmesi son derece önemli bir gerekliliktir. Ancak, temel