Güneş Gürseler
“Bu yıl da böyle geçti
Şirin sözlü sevgilim
Hayal içinde geçti
O tatlı günlerimiz.
Geçen yılı yad edip
Üzülme ey sevgilim.
Şevke ümide doğru
Kanatlı günlerimiz.”
Bu mısralar şair ve bestekar rahmetli Mustafa Nafiz Irmak’a ait. Büyük üstat rahmetli Münir Nurettin Selçuk da bu şiiri notalarla buluşturup bir şaheserini daha yaratmıştı.
Bu dizelerin aksine 2019’u yad edip üzülmemek elde mi?
Hayallerimizin küresel ve de ülkesel olarak ne kadarının gerçekleşebildiğinin mutlu olacağımız bir yanıtı ne yazık ki yok.
Uzayda keşifler yapan, gezegenlere giden uygarlığımız yaşadığı gezegenin en önemli yaşam sistemi milyonlarca hektar ormanın Avusturalya’da aylardır bütün zenginlikleri ile birlikte cayır cayır yanmasını izlemekle yetiniyor. Aslında izlendiğini söylemek doğru da değil bu küresel felaketten haberi olamayan milyonlar, haberi olduğu halde önemsemeyen milyonlar var. Oysa hiçbir çevre sorunu yerel değildir. Ekoloji küreseldir. Karada, denizde, havada çizilen bütün sınırlar kağıt üzerindedir. Bu sınırlar kirliliğin komşuya geçmesini engelleyebiliyor mu? Küresel ısınma, iklim değişikliği neden sınır dinlemiyor? Göçmen kuşların vatanı var mı?
2019 bütün bu sorulara yanıt veremedi. Aslında “muhayyel” takvimi suçlamanın anlamı da yok, zaman bir bütün.
Suçlanması gereken gezegenimizin dengesini altüst eden tüketim anlayış ve alışkanlığını yaratıp sürdürülmesinde ısrar edenlerdir.
Her türlü kararın alınmasında, ekonomik ve çevresel boyutu bütünleştirme kaygısı ile hareket etmeyenlerdir.
Bugünün gereksinmelerinin ve beklentilerinin gelecek kuşakların gereksinimlerinden ödün vermeden gerçekleştirilmesi gerektiğini anlamamakta ısrar edenlerdir.
Bütün bunlar ülkemiz için de aynen geçerli.
Böyle olmasa idi, örneğin Ortadoğu için en yaşamsal ve kıt doğal değer olan su etrafında çevre, enerji, tarım ve diğer alanlarda kullanım ve işbirliği politikaları geliştirilerek “su barışı” yaratılır, bugünkü facialar da yaşanmazdı.
Örneğin uygulanan yanlış politikalar sonunda “İstanbul’a ihanet ettik.” itirafına gelinmez ve Kanal İstanbul dayatması ile ihanette ısrara devam edilmezdi.
Bütün bunlara karşın umutlu olmalı ve de umudumuzu yaratmalıyız, üstatların yazıp söylediği gibi: “Şevke ümide doğru Kanatlı günlerimiz.”2.1.2020