Güneş Gürseler
Teokratik devlet yerine Anadolu İhtilali ile kurulan laik cumhuriyetimizi demokratik cumhuriyete dönüştürüp eksiklerini gideremediğimiz için gerçek hukuk devletine de ulaşamadık. Gerçek hukuk devletine ulaşamayınca yargı erkimiz bağımsız ve tarafsız olamadı, kurumlaşamadı. Yargı erki bu durumda olunca en önemli unsuru durumunda olan savunma da saygın ve etkin olamadı, kurumlaşamadı.
Yargı erkinin içinde bulunduğu sorunlar yumağını bütünüyle çözebilmemiz demokrasiye, erkler ayrımına inanmamıza ve eksiksiz demokrasiyi istemimize bağlı. Ancak siyasilerimizden başlayarak bu yolda çok da istekli olamadığımız için demokrasimizi Atatürk’ün hedeflediği çağdaş çizgiye getiremedik. Atatürk’ün bütün sıkıntılar içinde en önce Ankara’da hukuk eğitimini başlatarak verdiği mesajı anlamazdan geldik ve bugün sayılarını bilmediğimiz hukuk fakültelerine ulaştık.
Yargımız bugün bütün unsurlarının içine düştüğü nicelik ve nitelik sorunlarının yarattığı güvenilmezlik sarmalını aşamıyor.
İkiyüzbin eşiğine gelmek üzere olan, devasa sayısal ve de örgütlü gücü ile bu sorunların çözümünde yönlendirici olması beklenen avukatlar olarak kendi temel sorunlarını çözememenin sıkıntısı içinde savruluyoruz. Nerede ise tek sorun haline getirilen “yeşil pasaport” havucunun gölgesinde ötelenen mesleğe giriş sınavı ve diğer sorunlara çözüm arayışları Türkiye Barolar Birliği genel kurulunun olağanüstü toplanıp toplanamayacağı çekişmelerine kurban edildi.
Sorunların çözülemeyişinden şikayet edenler olağanüstü genel kurul için gerekli imzayı zorlukla toplayabildiler. Çağrının muhatabı Türkiye Barolar Birliği ise zar zor yapılabilen bu çağrıdan bile ürkerek hatırlamak istemeyeceklerine inandığım bir gerekçe ile talebi kabul etmedi. Yargı erkinin savunma unsuru biraz daha güven yitirdi.
Genel kurul çağrısının da güven kaybının da temel nedeni ne yazık ki
Türkiye Barolar Birliği Başkanının toplum önündeki görüntüsü; ülke sorunları karşısındaki iddiası, hırsı, her olanaktan yararlanarak kendini görünür kılması, sorunlar karşısında sergilediği çelişik tavır. Bu davranışlar nedeni ile de kendi bireysel siyasi hedefine ulaşmak için çalıştığı kabul ediliyor. Bunun toplumsal bir kabule dönüşmesi de engellenemedi ve hep birlikte zarar görüldü.
Bu duruma en uygun ifade, Amerika Birleşik Devletleri’nin 28. Başkanı Avukat Woodrow Wilson’un “Seçtiğim meslek siyaset, girdiğim meslek ise avukatlık. İkincisine girişim ilkine götüreceğini düşündüğüm içindi.” cümlesi olabilir. 10.11.2019