Güneş Gürseler
15 Temmuz hain darbe girişiminin ülkemize yaşattıkları yıllardır feryadlarımızda ne kadar haklı olduğumuzu ortaya çıkarmıştı. On binlerce eğitimli, bilgili yetenekli insan sonucu belli sınavlarla mağdur edildi, görevde olanların yükselmeleri engellendi, istifaya zorlandılar. Yerlerine de tek ölçütün yandaşlık ve dinbazlık olduğu bir uygulama ile genelde vasıfsızlar dolduruldu.
Bu haksızlıklarla göreve getirilenler, layık olmadıkları halde makam sahibi yapılanlar sonunda tüm ülkeyi perişan ettiler. “Devleti kılcal damarlarına kadar ele geçirme” hedefinde çok büyük yol alındığı, başarılı olabilseler sıradaki amacın “dar-ül harb” olarak gördükleri demokratik laik düzeni devirmek olduğu 15 Temmuz’da kanıtlandı.
İşe göre adam değil hedeflenen amaçta “kullanılacak” adam arandı.
Bilgisiz, yetersiz, uygunsuz kişilerin görevlere getirilmesinin olumlu hiç bir sonucu olamayacağını bile bile sırf yandaş ve kullanışlı oldukları için vizdansızca mağduriyetler yaratıldı.
Bunları yaparken de ne hukuku, ne adına davrandıklarını iddia ettikleri dini ve ne de tarihsel geçmişi dikkate almadılar.
Anayasamızın 70 inci maddesinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm vatandaşlarının kamu hizmetlerine girme hakkına sahip olduğunu, hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemeyeceği hükmünü dinlemediler.
“İşi ehline veriniz.” emrine uymadılar.
Nizamü’l-mülk’ün yüzyıllar önce Siyasetname’de belirttiği“Liyakatli ve tecrübeli bir köle, bin evlattan evladır.” tavsiyesini önemsemediler.
“Şeref ül mekan bil mekin.” (Makama oturan şeref katar.) özdeyişini görmezden geldiler.
Bu yıkımın sonucu kamu görevlileri hakkında oluşan güvensizlik geçen süreye karşın büyük ölçüde giderilemedi, vatandaş muhataplarından kuşku duymaya devam ediyor. Bunun önde gelen nedeni de görevlendirmelerde liyakatin esas alınmadığını gösteren uygulamaların hala sürmesi ve de görevde olan kamu görevlilerinin davranışlarıdır; bakara makaracıdan büyükelçi, cennette ev vadinde bulunan diyanet işleri başkanı, küçük yaşta evliliği kutsayan üniversite hocası profesör, hukuk fakültesine veteriner dekan gibi.
Oysa liyakat; eğitim, deneyim, bilgi, beceri, başarım (performans), kuruma uyum ve iletişim becerisi gibi kişisel özellikler gerektirir. Siyasal kayırmacılıktan vazgeçerek görevlendirecekleri kişilerde adil ve tarafsız olarak bu özelliklerin aranacağı düzeni kuracak olan da iktidar sahipleridir.
Ülkemiz için bu liyakat düzenini kurma vakti geçmektedir, elimizi çabuk tutmalıyız.10.2.2020