“PARALEL YAPI”

Makaleler / Gazete Yazıları | 05.11.2020

Güneş Gürseler

1989 yerel seçimleri döneminde iktidarda Turgut Özal’ın Anavatan Partisi (ANAP) vardı ve propagandalarını “Eli kolu bağlı belediye ister misiniz?” sloganı üzerine kurmuşlardı. Urganla eli kolu bağlı belediye görüntüsünü yayarak iktidar partisine oy vermeyen seçmene gözdağı vermek istemişlerdi. Ancak seçmen bunu dikkate almadı ve Erdal İnönü’nün başında olduğu Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) birinci parti olarak İstanbul, Ankara, İzmir ile birlikte birçok belediyeyi kazandı. Anavatan Partisi bu sonucu pek içine sindiremedi ve 1991 yılında seçim yasasını da değiştirerek verdiği bir erken seçim kararı sonucu iktidarı ve siyasetteki etkinliğini kaybetti.

2019 yerel seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehir belediyelerinin önemli bölümünü kazanamayıp nüfus ve seçmen sayısında kayıplara uğrayınca iktidarın kaybedilen belediyelere davranışı sanki bu belediyeler yokmuş düzeyine indi. Hatırlanmaları salgınla birlikte engelleme olarak gerçekleşti.

Anayasa değişikliği ile parlamenter demokrasi yerine “Türk tipi başkanlık sistemi” konulunca yerel demokrasinin işlerliği hele siyasi farklılık da varsa hiç istenmiyor.

Sonuçta ortaya hem İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 21. maddesine, Yerel Yönetimler Özerklik Evrensel Bildirgesine, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na ve hem de bütün eksiklerine karşın Anayasa’nın 123. ve 127. maddelerine aykırı gereksiz müdahaleler ve tartışmalar çıkıyor. Belediyelerin kendi mevzuatından aldıkları yetkilerini kullanmaları, görevlerini yerine getirmeleri engelleniyor.

Oysa yerel yönetimler demokratik parlamenter rejimlerin vazgeçilmez öğelerinden biridir. Demokrasinin varlığı da yerel demokrasinin varlığı ve işlerliği ile değerlendirilir.

Yerel yönetim kavramı belediyelere; yasal sınırlar içinde, kamu işlerinin önemli bir bölümünü kendi sorumlulukları altında ve hemşerilerinin çıkarları doğrultusunda düzenleme ve yönetme hakkı ve olanağı tanır. Demokrasilerde devletin işleyişi yani “idare” Anayasamızın 123. maddesinde belirtildiği gibi bir bütündür ve bu bütünlüğün işleyişi “merkezden yönetim” ve “yerinden yönetim” esaslarına dayanır. Bu işleyişi sağlamada görevin büyük bölümü de “merkezi yönetim”e yani siyasi iktidara düşer.

Günde ortalama 100 insanımızın yaşamını yitirdiği salgın ortamında; ekmeği, maskeyi kimin dağıtacağı, kimin daha fazla yardım topladığı çok mu önemlidir?

Ayrıca bu tartışmalarda belediyeleri yetkisiz göstermenin, “devlet içinde devlet” olmakla suçlamanın, “paralel yapı” olarak nitelemenin kabul edilebilir bir dayanağı da yoktur.

İş dönüp dolaşıp demokrasiyi bir türlü içselleştiremeyişimize gelip dayanıyor:

“Seçim, ben kazandıysam geçerlidir.”


Yol Tarifi