MİLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLIĞI DARALTILMAMALIDIR.

Makaleler / Siyaset Makaleleri | 10.10.2011

Av.Güneş GÜRSELER
Prof. Dr. Bakır Çağlar, 26.12.1996 tarihli Yeni Yüzyıl gazetesindeki makalesini şöyle bitiriyor; “…Bu Yasama Döneminde, Meclis’de yasama dokunulmazlığının kaldırılması ile ilgili Savcılık taleplerinin sayısı “62” ve hiçbiri işleme konmadı. “Ağar Fezlekesi” ise Meclis’e dahi ulaşamadı. Bu mekanlarda, “Di Pietro”lar üretmek çok zor…ve Türkiye, “Yargıçlar Zamanı” öncesini yaşıyor…”
Bu saptama son günlerde oldukça güncel duruma getirilen “yasama dokunulmazlığı” konusunda en doğru yaklaşımı içeriyor. Sorunları başlangıçta görmezden geliyor, birikip büyümesine olanak tanıyoruz. Sonra da kabahati sisteme yükleyip günlük, hatta anlık çözümler üretmeye çalışıyoruz .
Yasama dokunulmazlığı konusunun bugün sorun halinde gözükmesinin asıl nedeni, Anayasadaki eksiklik değil bu kuralların TBMM’nin 20.Yasama Döneminde uygulanmayıp, meskun mahalde silah atmak suçundan, görevli memura mukavemet, mütecaviz sarhoşluk suçlarına kadar çeşitli suç iddiasına ilişkin dokunulmazlığın kaldırılması istekli “62” dosyanın işleme konulmamasıdır. “Biz, toplumsal düzeyde, siyaset aracılığıyla çözemediğimiz sorunları, gerçekleştiremediğimiz sonuçları, sanki insanların dışında bir varlıkmış gibi, sistem diye bir soyut kavrama havale etmeyi istiyoruz.”
Anayasamızın “yasama dokunulmazlığı” kenar başlıklı 83.maddesinin 1.fıkrasında TBMM üyelerinin, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, ileri sürdükleri düşüncelerden, bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamayacağı, 2.fıkrasında da seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin, Meclis kararı olmadıkça tutulamayacağı, sorguya çekilemeyeceği, tutuklanamayacağı ve yargılanamayacağını düzenlemiştir.
Bu düzenleme hakim ilke olarak 1924 ve 1961 anayasalarındaki hükümlerin tekrarıdır.
83.maddenin “yasama dokunulmazlığı” başlığı altında düzenlediği ve kamuoyunda da “milletvekili dokunulmazlığı” olarak ifade edilen kavram iki alt başlığı içermektedir; YASAMA SORUMSUZLUĞU ya da MUTLAK (DAİMİ) DOKUNULMAZLIK ile GEÇİCİ DOKUNULMAZLIK, NİSBİ DOKUNULMAZLIK, KOVUŞTURMANIN İZNE BAĞLI OLMA HALİ olarak da isimlendirilebilen YASAMA DOKUNULMAZLIĞI.
Yasama sorumsuzluğu, “milletvekilinin parlamenter fonksiyon ile ilgili olarak, mecliste kullandığı oy, söylediği sözler, ileri sürdüğü düşünceler nedeni ile bunlar soyut olarak suç niteliği taşısalar bile, parlamento dışındaki herhangi bir makam tarafından sorumlu tutulamamasıdır.” Milletvekilinin yasama sorumsuzluğu altında korunan eylemleri, parlamenter fonksiyonundan ayrılması mümkün olmayan eylemlerdir. Sorumsuzluğun amacı milletvekilinin millet iradesini tam bir serbestlik ve bağımsızlıkla ve güvence ile ifade etmesini sağlamaktır. Bu sorumsuzluk, kişiye bağlı bir ayrıcalık değil görevin yerine getirilebilmesi için bir güvencedir. Amaç, milletvekillerini toplumda üstün ve dokunulmaz insanlar haline getirmek değil, onları iktidarın baskılarından korumaktır. Milletvekili düşüncelerini herhangi bir kuşku ve korkuya kapılmadan dile getirebilmelidir. Bu nedenle de yasama sorumsuzluğu süreklidir. Milletvekilliği görevinin sona ermesinden sonra da sorumsuzluk devam etmektedir.
Yasama dokunulmazlığı ise parlamenter fonksiyon dışındaki fiiller nedeni ile parlamento toplantılarına katılmanın engellenmemesini amaçlar. Parlamento görevi ile doğrudan ilgisi olmayan adi suçları kapsar. Bu suçlar nedeni ile kovuşturma yapılabilmesi parlamentonun iznine bağlıdır ve milletvekilliği süresi ile sınırlıdır. Bu nedenle, geçici dokunulmazlık, nisbi dokunulmazlık olarak da isimlendirilir.
Yasama dokunulmazlığının amacı cezasızlık değildir. Amaç, siyasi nedenlerle açılacak kovuşturmalara karşı milletvekilini korumak, daha açık bir ifadeyle, iktidar çoğunluğunun bir takım bahanelerle, muhalefet milletvekillerinden kurtulmak istemelerini önlemektir. Yasama sorumsuzluğu cezalandırmamayı, yasama dokunulmazlığı ise yalnızca ertelemeyi içerir.
Anayasa’nın 83.maddesinin ikinci fıkrası, yasama dokunulmazlığında kovuşturmanın izne bağlı olmasını ve böylelikle ertelenmesine iki istisna getirerek ağır cezayı gerektiren suçüstü halinde ve 14.maddedeki temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması durumlarında soruşturmaya yetkili makamın durumu hemen ve doğrudan doğruya TBMM’ne bildirilerek soruşturmayı yapabileceğini düzenlemiştir.
Anayasamızdaki bu düzenlemeler TBMM’nin 19.Yasama Döneminde sekiz milletvekiline toplam dokuz dosyada uygulanmış ve dokunulmazlıkları kaldırılarak yargılanmaları, tutuklanmaları ve hatta mahkumiyetleri gerçekleşmiştir. Oysa, 20.Yasama Döneminde toplam 62 dosyadan hiç biri işleme konulmamıştır. Toplumun tepkisi sadece bu noktadadır. “bazı milletvekillerinin dokunulmazlığı Meclisimizin itibarına zarar vermektedir. Adaletin tecellisi için suç işlediği öne sürülen milletvekilinin dokunulmazlığı sadece kaldırılabilir, kaldırılması o Meclis için hukuken de zorunludur.” Milletvekili dokunulmazlığı adi suç işlemiş milletvekilleri hakkında işlem yapılmasını zorlaştırarak onlara bir rahatlık sağlamamalı ve adi suç işlemeyi özendirmemelidir. “Bunun sonucunda parlamentonun uğradığı müthiş itibar kaybından, hiçbir suç işlememiş dürüst milletvekilleri zarar görüyor, çünkü parlamenterlere ilişkin oluşan kanaatler genelde olumsuz.”
Bu olumsuz kanaatin değiştirilmesinin yolu sonu belirsiz Anayasa değişikliği tartışmaları başlatmak değil, 62 dosyayı hemen ele almak ve güncel sorunların ortaya çıkardığı yeni talepleri de aynı hızla inceleyip sonuçlandırmaktır. Siyasi parti liderlerinin bu doğrultuda öncülük etmeleri gereklidir. Yasama dokunulmazlığı ile korunan kurumdur, parlamentodur. İşlenilen suç kuruma zarar veriyorsa dokunulmazlığın kaldırılmasında gecikilmemelidir. Bu yapılmayıp Anayasanın 83.maddesinde değişiklik yaparak yasama dokunulmazlığı daraltılırsa ya da başka bir ifade ile milletvekili yürütme karşısında daha korumasız hale getirilip, dokunulmazlığın kaldırılmasında TBMM’nin karar verme alanı daraltılırsa bu değişiklik sonuçta dokunulmazlığın kaldırılmasının Anayasa Mahkemesinin denetiminden geçmesini de kısıtlamış olacaktır.
Bilindiği gibi, Anayasa’nın 85.maddesi yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin TBMM kararına Anayasa Mahkemesinde itiraz olanağını tanımaktadır. Dokunulmazlığın kaldırılmasında son söz tarafsız yüksek mahkemededir. Bunun gerekçesi de iktidar partisinin Mecliste ezici çoğunluğa sahip olduğu hallerde muhalefet milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması yoluyla tasfiye edilmelerini önlemektedir.
Her genel seçimi o seçimden birkaç ay önce yürürlüğe giren yeni bir seçim yasası ile yapan ve henüz ne parlamentosunu, ne siyasi partilerini, ne seçim sistemini, ne milletvekilliğini ve bütün bunların sonunda doğal olarak ne de demokrasisini kurumlaştıramamış olan ülkemizde bütün bu eksikleri giderecek temel anayasa değişikliklerine gereksinim vardır. Bu değişiklikler sırasında milletvekili olabilme koşullarından, milletvekilinin yetki ve görevleri ile yapamayacağı işlere kadar tümü yeniden düzenlenmelidir. Örneğin, Anayasanın “Milletvekillerinin Yapamayacakları İşler” başlıklı 82.maddesi düzenlenirken milletvekilliği nüfuzunun kamu kuruluşlarındaki her türlü iş takibinde kullanılmasını en azından anayasal bir norm olarak engelleyebilecek düzenlemeler getirilmelidir.
Bütün bunların dışında ulus olarak, seçmen olarak öz eleştirimizi de yapmalıyız. Milletvekillerine tanınan dokunulmazlıktan şikayet ediyoruz fakat ağır ceza mahkemesinde yargılanmakta olan adayı milletvekili seçip yargılamanın devamını biz engelliyoruz. Bizim seçtiklerimiz polis dövüyor, görevli memura hakaret ediyor, görevini kötüye kullanıyor, çek yasasına aykırı davranıyor ve bizim seçtiklerimiz Atatürk’e hakaret ediyor.
(1) Prof.Dr. Bakır Çağlar, “Türkiye’de Di Pietro’lar üretmek çok zor.”
Yeni Yüzyıl, 26.12.1996
(2) Prof.Dr.İlter Turan, “Sistem sorunu mu, lider sorunu mu yaşıyoruz?”
Yeni Yüzyıl, 27.12.1996
(3) İhsan Uğur Delikanlı, “Yasama Sorumsuzluğu Yasama Dokunulmazlığı”
TBMM Araştırma Servisi Yayını, Şubat 1993
(4) Prof.Dr.Selçuk Özçelik, “1961 Anayasası Ders Notları”, İstanbul 1968 S:210
(5) Prof.Dr.Selçuk Özçelik, “1961 Anayasası Ders Notları”, İstanbul 1968 S:211
(6) İlhan Akant, “Milletvekillerinin dokunulmazlığı kalkmalı mı?”
Yeni Yüzyıl, 30.12.1996
(7) Prof.Dr. İlter Turan, a.g.e
(8) Bülent Tahran, “Politik yozlaşmanın temelinde kayırmacılık yatıyor.”
Yeni Yüzyıl, 16.2.1996
Ayrıca, genel olarak, Anayasa Mahkemesi’nin 2.8.1967 tarih 967/22 E., 967/22 K. Sayılı İstanbul Milletvekili Çetin Altan’ın dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin Millet Meclisi kararının iptali hakkındaki kararı.

Yol Tarifi