TEKİRDAG YENİ İNAN GAZETESİ, 6 EYLÜL 1994
KUPÜR280
İNSAN HAKLARI MI?
SANIGIN HAKLARI MI? (2)
Av. Güneş GÜRSELER
Tarım Topraklarımızı Tüketiyoruz
27.7 milyon hektar olan tarım topr*larımızın 19.7 mil-
yon hektarlık kısmı olan %70'inden fazlası erozyon tehlike-
sini yaşamaktadır. Her yıl 150.000 hektar tarımsal alana eş
olacak biçimde 500 milyon ton toprağımız akarsu ve deniz-
lenmize taşınmaktadır. Tarım toprakları içinde verimli olan
ı.
ve II. sınıf alanlarının oranı, toplam tarım alanının
0/013.5'u
düzeyindedir. Sulanan alanlanınız ise %10'un al-
tındadır.
Erozyonla ilgili rakamlara bakıldığında, Avrupa'da 1 yıl-
da ortalama olarak erozyona uğrayıp taşınan toprak kilomet-
rekarede 31.3 ton iken, Türkiye'de 585.6 ton olması endişe
veridicidir. Toprak erozyonu sonucu her yıl denizlere taşı-
nan toprağımız Afrika'nın 25, Avrupa'nın 20 katı büyüklük-
tedir. Erozyonun her yıl sürüklediği toprak, 5 trilyon TL' den
fazla bitki - besin maddesi içermektedir. '
Tarınia elverişli alanların tarım dışı kullanımı da her ge-
çen gün artmaktadır. 1960'larda 500.000 hektarolan yerle-
şim alanları, 1990'lı yıllarda 1.500.000 hektar olup b.u ala~-
ların %30'u i. ve II. sınıf verimli tarım topraklarıdır. il ve ıl-
çeler bazında organize sanayi bölgeleri 18.000 hektarı aşmış
ve bunların %60'ından fazlası tarıma elverişli alanlarda ku-
rulmuştur.
. .
Ülkemiz topraklarının %35'inden fazlası tarım arazısı
olup 1970' de %4.4 olan kişi başına düşen tarım alanı payı,
bugün
0/03"ün
altına düşmüştür.
Tarım alanlarında kullanılan tarım ilaçlarının yarısı bi-
linçsiz ve aşırı kullanım sonucu boşa harcanmakta ve bu da
1-1.5 milyon TL'lik bir israfa yol açmaktadır.
Sularımızı Kirletiyor, Sulak Alanlarımızı Yok Ediyoruz
i
Ülkemizde b~çok akarsu, göl ve ~~n~zde su
kirle.nm~si
!
yaşanmaktadır. üzellikle Marmara Denızı tam~men kırletıl-
miş durumdadır. Akdeniz ve Karadeniz'deki hızlı kirlenme
süreci sürmektediL
Kıyı şeritlerindeki kaçak ve yoğun yapılaşmanın getirdi-
ği atık, kanalizosyon gibi nedenler ile endüstri tesislerinin
atıkları da su kirlenmesinin boyutlarını her geçen gün arttır-
maktadır. Ayrıca tarımsal atık ve zehirli tarım ilaçlarının su-
I
ıara karışması da su kirlenmesine neden olmayı sürdürmek-
tedir.
-
Türkiye' de Ramsar Sözleşmesi kapsamına giren 61 su-
lak alan bulunmakta ve bunların halen %90'ı koruma kapsa-
mı dışındadır. Ramsar Sözleşmesi 'ni onaylama aşamasından
olan ülkemiz, bu Sözleşmeye taraf olarak alanlarımızı kOf1:1-
mak konusunda en önemli atma noktasında samimi görün-,
mektedir.
,
Ülkemiz sulak alaQ1arını doğrudan ilgilendiren bir yasal
düzenleme bulunmamaktaır. Konuyla dolaylı olarak ilgili
Çevre Yasası, Milli'Parklar Yasası, Kültür ve Tabiat Varlık-
larını Koruma Yasası, Bataklıkların Kurutulması ve Bundan
Elde Edilecek Topraklar Hakkında Yasa ve Kara Avcılığı
Yasası bulunmaktadır.
1986'ya kadar ü~emizde 190.000 hektardan fazla sulak
alan kurutulmuştur. Bu kurutulmuş bölgelerin ancak %35' i
tarıma uygun duruma dönüştürülebilmiştir.
Sulak alanlarda evsel ve endüstriyel atıklarla kirlenmesi
de en önemli sorundur. Gala Gölü' çevresindeki çeltik' tarla-
larının sulama suyuyla birlikte gelen kimyasal gübreler ve
tarımsal mücadele ilaçlarıyla kirlenmesi sonucu göl suyu-
'nun özelliklerinin bozulması ve göldeki canlıyaşamının
olumsuz etkilenmesi, bu alanda verilecek en güzel örnektir.
Sulak alanlardaki yasak avcılık ve sazlıkların tahribi de
önemli bir sorundur.
Kıyıla~ımızı Yönetemiyoruz
Ülkemiz, 6480 km'si Anadolu, 786 km'si Trakya, 1067
km'si adalar kıyısından olmak üzere toplam 8333 km uzun-
luğundaki kıyılarıyla doğal, kültürel, topografik, morfolojik
ve peyzaj özellikleri; doğal bitki örtüsünden farklı tür ve
bitki topluluklarına sahip oluşu yanında uzun bir güneşlen-
me süresinin etkilediği ve 1520 km'lik denize girmeye uy-
gun bir kumsala da sahip bulunmaktadır.
Ülkemiz kıyıları son otuz yıldr yoğun bir biçimde kulla-
nılmaktadır. Ulaşım kolaylıklarının öncelikle kıyılara götü-
rülmesi, kıyıda toprak sahibi olmanın özendirilmesi, dışa
bağımlı turizm girişimlerinin tüdü yollarda desteklenmesi
ıyıya yönelik istemleri ve özlemleri güçlendiimiştir. Bunun
sonucunda kıyılar çirkin ve düzensiz yerleşirnlerle doğal
güzelliklerini büyük ölçüde yitirmişlerdir.
(Devam edecek)