ÇEVRE HUKUKUNUN TEMEL ÖZELliKLERi VE iLKELERi
Çevre, günümüzde bütün ilim dalları ile ilgilidir. Özellikle de hukuk
biliminin ve uygulamasının önemli konularından birini oluşturmaktadır. Çevre hukuku,
diğer bir çok hukuk branşları ile ilişkili ve yeni gelişmekte olan bir hukuk disiplinidir.
Artık, çevre sorunlarına Medeni Hukuk çerçevesinde "komşuluk hukuku" ilişkileri
biçiminde yaklaşmak yeterli olmamaktadır. Bunu dikkate alarak çevre hukukunun
özelliklerini ve bunlardan yola çıkarak temel ilkelerini saptayabiliriz.
Temel Özellikler
Çevre hukuku, toplumun tüm aktörlerini (devlet, kamusal-özel kuruluşlar, yerel
yönetimler, bireyler) ilgilendiren toplumsal bir hukuktur. Bu yönüyle dinamik bir hukuk
dalıdır.
Çevre toplumsal değişmelerle yakından ilgilidir. Bu açıdan kamu hukuku- özel
hukuk ayırımını aşan "karma bir karaktere" sahip bir konumdadır. Ancak, çevre
sorunları kamusal nitelik taşıdıklarından ve devletin aktif müdahalesini
zorunlu
kıldıklarından kamu hukuku özelliği özel hukuk özelliğinden daha ağır basmaktadır.
Çevre hukukunda dayanışma felsefesinin ağırlığı hissedilir.Toplumdaki tüm
taraflar olduğu kadar, bütün insanlık açısından da dayanışmayı gerekli kılan bir alanı
düzenlemektedir.
Hukukun konusunu insan oluşturur. Çevre hukukunda ise insana karşı
canlıları ve doğayı koruma anlayışı da egemendir. Ayrıca, gelecek kuşaklar da hakkın
konusunu oluşturmaktadır.
Çevrenin sınır tanımaz niteliği, çevre hukukuna da yansımaktadır. Hava ve su
kirliliği başta olmak üzere çevresel değerlerin sınırlarının çizilememesi sorunları
sınırötesi
bir kimliğe büründürmekte ve çevre hukukuna uluslararası
nitelik
kazand ırmaktad ır.
Çevre hukuku bilimsel
gelişmelerle çok yakından ilgilidir. Çevre
tahribatının ve derecesinin anlaşılabilmesi
ve çevre standartlarının belirlenmesi
teknolojik gelişmenin yarattığı olanaklarla gerçekleşebilir.
Temel ilkeler
Çevre hukukunda,
çevreye zarardan sorumluluk "KUSURSUZ
SORUMLULUK" olmalı, kirletenlerin sorumluluğu da "KiRLETEN ÖDER" ilkesine göre
düzenlenmelidir. "Kirleten Öder" ilkesi oıuşmuş kirliliğin kirleticiye ödettirilmesiyle sınırlı
kalmayıp kirliliğin oluşumunu engelleyen önlemleri alma sorumluluğunu da kapsayacak
biçimde yorumlanmaııdır.
Çevre hukukunun dayanması gereken en temel ilke ise "ÖNLEyiCi
YAKLAŞıM" olmalıdır. Çevreyi
kirletenlerin kirlenmeden sorumlu tutulmaları ve
meydana gelmiş kirliliğin giderilmesi son derece önemli bir gerekliliktir. Ancak, temel