Table of Contents Table of Contents
Previous Page  1057 / 1068 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 1057 / 1068 Next Page
Page Background

hakkı ile yakın ilişki içindedir. Bu hususların gerçekleşmesi çevre hakkının uygulamaya

yeterince somut olarak yansıması ile mümkün olacaktır.(15)

Yerleşme ve seyahat hürriyetini

düzenleyen 23 madddenin ikinci

fıkrasında bu hürriyetlerin "sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu

mallarını korumak" amaçlarıyla sınırlanabileceğinin belirtilmesi

de çevre hakkını

desteklemektedir.

Mülkiyet hakkını düzenleyen 35. madde bu hakkın "kamu yararı amacıyla"

sınırlanabileceğini

ve mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı

olamayacağı hükmünü içermektedir. Bu hükümle çevre hakkının niteliğine de uygun

olarak mülkiyet hakkının çevreye zarar verici şekilde kullanılamayacağı, aksine çevre

korunması yararına sınırlandırılabileceği kabul edilmektedir.(16)

Anayasa'nın 43. maddesi

kıyılardan yararlanmada öncelikle kamu

yararının gözetileceğini düzenlemektedir.

44. madde devleti, toprağın verimli olarak işletilmesini

korumak ve

geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemekle görevlendirmiş, 45. madde de tarım

arazileri ile çayır ve mer'aların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önleme görevini de

devlete vermiştir.

Kamulaştırma esaslarını

düzenleyen 46. maddede yer alan ve

kamulaştırılan taşınmazın bedelinin peşin ödenmesinin istisnai durumları olarak; tarım

reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskan projelerinin

gerçekleştirilmesi, yeni ormanıarın yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm gibi

hususların gösterilmesi çevreyi korumayı destekleyici nitelik taşımaktadır.

57. madde ile devletin, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten

bir planlama çerçevesinde konutihtiyacını karşılaması düzenlenmiştir.

Anayasa'nın 63. maddesi ile tarih, küıtür ve tabiat varlıklarının ve

değerlerinin korunmasında devlet görevlendirilmiştir.

119. maddede "tabii afet" gibi durumlarda olağanüstü hal ilan edilebilme

olanağı getirilerek çevreyi koruma amaçlanmıştır.

169. madde ile de ormanıarın korunması ve genişletilmesi de devletin

görevleri arasında önem ve özellikle belirtilmiştir.

Çevre hakkının bu boyutta hukukumuza girmesi, ülkemizde Türk Çevre

Mevzuatının hukuki açıdan farklı özelliklere sahip, 1982 öncesi ve sonrası olmak üzere

iki döneme ayrılmasına neden olmuştur.

Birinci dönem, 1930'Iu yıllardan beri kullanılmakta olan çeşitli konulardaki

hukuki düzenlemeleri içermekte olup, bu yasalar çevre ile doğrudan doğruya ilgili

olmamakla birlikte, çevre korunması amacına da hizmet eder biçimde kullanılagelmiş ve

bir çok alanda hala etkin olmakta devam eden düzenlemelerdir. Bunlar, Belediyeler

Kanunu, ii idaresi Kanunu, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, Medeni Kanun, Ceza Kanunu,

Borçlar Kanunu, Yeraltı Suları Kanunu, Su Ürünleri Kanunu, Sular Hakkında Kanun,

Limanlar Kanunu, Orman Kanununu, Gecekondu Kanunu, Köy Kanunu, Zirai Mücadele

ve Zirai Karantina Kanunu, Petrol Kanunu, Kara Avcılığı Kanunu gibi çevre ile ilgili

çeşitli hükümler içeren önemli kanunlardır.

1961 Anayasası'nda çevre hakkıyla ilgili doğrudan bir düzenleme yoktur.

"Devlet, herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görmesini