Table of Contents Table of Contents
Previous Page  1065 / 1068 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 1065 / 1068 Next Page
Page Background

SONUÇ

Çevreyi yalnızca hukukla koruyamayız. Ekonomik, toplumsal ve küıtürel

etkenler de çevrenin korunmasında çok önemli bir yere sahiptir.

Yeni bir insan hakları kuşağı olarak Dayanışma Hakları düşüncesinin

tartışılmasıyla gündeme gelen çevre hakkı ve çevre hukuku gelişimini sürdürmektedir.

Zaman içinde bu gelişim çevresel değerlere hukuki güvence kazandırma yoluyla çevre

korumaya önemli katkılarda bulunacaktır.

Bu doğrultuda Türk Çevre Mevzuatı da gelişimini sürdürmektedir. Ancak

bugün gelinen noktada mevzuattaki dağınıklığın ve uyumsuzluğun giderilmesi, Çevre

Yasasının aksayan hükümlerinin değiştirilmesi ve özel hüküm niteliğindeki çevreye

yönelik yasal düzenlemelerin adli yargı alanında da etkin olarak uygulanmasının

sağlanması gerekir.

Türkiye'nin çevrenin korunmasında mevzuatta ki dağınıklık ve yetersizlik

kadar önemli bir diğer eksiği de kurumsal yapının ülke koşullarında ve verimli işleyecek

şekilde oluşturulamamış olmasıdır. Çevre Bakanlığının daha işlevli ve etkin hale

getirilmesi, yatırım kararı verme aşamasında söz sahibi kılınması, Çevre Bakanının

Yüksek Planlama Kurulunun üyesi olması ve Bakanlığın taşra örgütlenmesinin de il

bazında değil su havzaları bazında bölge örgütlenmesi şeklinde yapılandırılması

gereklidir. Çevre Bakanlığı, "çevresel yükümlülüklere uymayı güvence altına" alabilecek

güce erişmelidir.(30)