Av. Güneş Gürseler
Gürseler&Tufan
Avukatlık Bürosu
Uluslararası Barolar Birliği’nin 2016 Eylül ayında Washington D.C.’de yapılan genel kurulunda sergilenen kitaplar arasında görüp satın aldığım İngiliz ceza avukatı Leslie CUTHBERT’ın “365 DAILY ADVOCACY TIPS”* isimli 2015 yılında yayınlanmış eserindeki tavsiyelerini okuyunca, bunların Anglo-Sakson Yargı Sisteminde görev yapan avukatlara yönelik olmakla birlikte çoğunun evrensel nitelikte olduğunu ve bizler için de geçerli olacağını düşünerek bir kısmını meslektaşlarımla paylaşmak istedim. Kitapta 365 günün her biri için ayrı bir öneri var. Ben meslektaşlarımızın ilgisini çekeceğini düşündüklerimi dilimize çevirmeye çalıştım, umarım kitap yayıncılarımızın ilgisini çeker ve bütünüyle tercüme edilerek yayınlanır. Çalışmam üç bölüm halinde internette “Yeni Yaklaşımlar” sitesinde yayımlandı.**
Kitap on bölümden oluşuyor:
- Hazırlanma
- Avukatlık Teknikleri
- Ruhsal Durum
- Doğrudan Sorgu
- Çapraz Sorgu
- Karar Vericiler
- Duruşma Taktikleri
- Savunmayı Kurma Araçları
- Yararlı Alıntılar
- Avukatlığınızı Geliştirecek Araçlar
Yazar önsözüne Sokrates’ten alıntı bir cümle ile başlıyor:
“Kimseye hiçbir şey öğretemem, yapabileceğim onların düşünmelerini sağlamaktır.”
Sokrates’in bu sözü benim için de her zaman belirleyici olmuştur, amacım ilgilenenlerin düşünmelerini sağlamak.
Hemen belirtmeliyim ki yabancı dilden bir eseri çevirmek, çevirmenlik yapmak ayrı bir uzmanlık ve sanattır. İddiasız çalışmam bu nedenle uzmanların eleştiri ve düzeltmelerine açıktır. Amacım sadece kitaba dikkat çekmek ve bir İngiliz avukatın yaklaşımlarını ortaya koyabilmektir. (Paragraf başlarındaki sayılar tavsiyelerin kitaptaki sırasını göstermektedir.)
(5)
Mesleğine yakışan elbiseyi giy.
İmaj ve vücut dili can alıcı önemdedir ve karşımızdakini öncelikle görünüşümüzle etkileriz. Çoğunlukla ilk etkiyi yapan da nasıl göründüğümüzdür.
Buna inanmıyorsan bir yargıcın şu özdeyişine kulak ver:
“İspat yükü kötü giyimli avukatın üstünde kalır.”
(13)
Her işimizde kendimize şu soruyu sormalıyız:
Bu yapabileceğimin en iyisi mi?
(16)
Bir davaya hazırlanan avukatın aklından çıkarmayacağı üç husus:
Hiçbir şeyi varsayma,
Kimseye inanma,
Her şeyi tartış ve doğrula.
(20)
Asla okumaktan vazgeçme. Yazıları güçlü bir avukatlığın yolu iyi yazılmış eserleri okumaktır.
(22)
Davaya/duruşmaya hazırlanmanın anahtarı organize/düzenli olmaktır.
Yazılarını, tanıklarını, kanıtlarını, sunacağın belgeleri ve hedeflerini
düzenlemeye ihtiyacın vardır.
(29)
Avukatların sık sık kullandıkları kelime hazırlanmak, hazırlanmak, hazırlanmaktır.
Ancak bunun yerine doğru kelime ne olmalıdır?
Aslında esas olan iki anahtar vardır:
Araştırmak, araştırmak, araştırmak.
Tekrarlamak, tekrarlamak, tekrarlamak.
(31)
Nezaket mahkeme salonu içinde ve dışında uygulanması gereken görgü kuralıdır.
(32)
Yaz, yazabildiğin kadar yaz, yazdıkça daha iyi yazacaksın.
Yazdıkların avukatlıktaki maharetini yansıtır, avukatlığını büyük olasılıkla en iyi hale getirir.
(33)
Konuşurken çok hareket etme, sallanma. Gerekiyorsa bir kürsü kullanarak sabit durabilirsin, fakat bunun dinleyenlerin ile aranda bir duvar oluşturmasından sakın.
(34)
Konuşmanı ilginç ve çekici yapmak için sesinin kuvvetini, hızını, tonunu, vurgusunu, konuşma sırasında duraklamalarını konuşmana uygun olacak şekilde ayarlamalısın.
(38)
Duruşma salonunda yanlış iletişime yaşanmış ve gerçek bir örnek:
Yargıç: “Duruşma salonunda bugünkü dış görünüşün kararımı umursamadığını mı bildiriyor?”
Davanın tarafı: “Hayır bu benim iş kıyafetim.”
(60)
Bir avukat olarak sesin yaşamsal önemdedir ve hafızalarda yer almada bir numaralı yardımcındır. Savunmanın etkin olmasından ve hatırlanmasından emin olmak için ağırlığını iki ayağının üstüne verip ayakta sunumunu yapmalısın.
(61)
Savunmanın hafızalarda yer edip hatırlanması için konuşurken ellerin iki yanında rahatça durmalıdır. Tepki ile el kol hareketi yaptığında ellerin yardımcı olur ancak temkinli ol bir şeyleri sakladığın sanılabilir.
(67)
Sonuçta mükemmel, seçkin avukatlık şu üç temel unsuru gerektirir:
HAZIRLIK,
KİŞİLİK,
SUNUŞ.
(73)
Mark Twain’den paha biçilmez bir tavsiye:
“Doğru kelimenin etkin olabilmesi için doğru zamanda söylenmesi gerekir.”
(77)
Şair ve öğretmen Clint Smith’in bütün avukatlar için yararlı olabilecek dört ilkesi vardır:
ELEŞTİREREK OKU,
BİLİNÇLİ YAZ,
AÇIK KONUŞ,
İNANDIĞIN GERÇEĞİ ANLAT.
(85)
Daima açık/net olmaya çalış asla hakimin senin ne söylediğini ya da ne sorduğunu anlamaya çalışacağını düşünme.
(88)
Sen daha fazla bilgi almaya çalışırken tanık suskun kalıyorsa acele etme sakin ol, onun cevabından sonra dur ve yeni soru sormadan ümitle bekle, yeni soru tanığı farklı yorumlar yapmaya yönlendirebilir.
(95)
Tanıkları sorgularken bir diğer yaklaşım da onlarla empati kurmaktır.
Örneğin, kendine sor;
Çok tanık dinletmekle amaçlanan nedir?
Tanık hangi ön yargılarla duruşmaya gelir?
(96)
Tanıklarla uyumlu olabilmek için son birkaç uyarı:
-Nazik, soğukkanlı, tarafsız ve kendinden emin ol.
-Kollarını kavuşturmaktan ya da tanığa bakmamaktan kaçın. Bunlar tanığa hoşlanmayacağı sinyaller gönderebilir ve sorularına olumsuz karşılık vermeye yönlendirebilir.
(98)
Avukatın yalan söyleyen tanığı ayırt edebilmesi için beş yol vardır:
1. Doğrudan inkar ediyorsa,
2. Abartıyor ya da küçültüyorsa,
3. Bazı bilgileri atlıyorsa,
4. Bazı bilgileri örtmeye, gizlemeğe çalışıyorsa,
5. Uyduruyorsa.
(99)
Yalanlar gerçek durumun küçük bir inkarıdır.
Örneğin “Bara gittin mi?” sorusuna tanık küçük bir yalanla “Hayır bara gitmedim.” yanıtını verebilir.
Oysa gerçekte tanık bütün gece barda içmiştir.
(100)
Olayı abartan ya da küçülten tanıklar şaşırtıcı ve dikkat dağıtıcı arayışlar yaparak gerçeği süsleme, önemini azaltma gayreti içinde olurlar.
Örneğin 99 numaralı tavsiyedeki senaryoya devam edersek tanık öncekinden farklı olarak
“Evet bara gittim fakat sadece birkaç kadeh içtim.” yanıtını verebilir.
(101)
Tanığın bir konuyu atlaması planlı bir boş bırakmadır. Çok önemli bir bilgiyi dışarda tutmakta, saklamaktadır.
Bar örneğini tekrarlarsak tanık şöyle bir yanıt verebilir:
“Bara gitme niyetindeydim.”
Bu örnekte tanık sorunun yanıtını saklamaktadır.
(102)
Tanık, özel seçtiği kelimelerden, edebi bir dilden yararlanarak ifadesini muğlak bitirir.
Bar örneğinden devam edersek tanık;
“İçkili bir müesseseye gitmedim.” diyebilir.
Bu örnekte tanık kasten “bar” kelimesini kullanmaktan kaçınmaktadır.
(103)
Pek çok insan içgüdüsel olarak yalan düşünmeye hazırdır sonunda da yalan üretilir.
Bu, ayrı bir gerçek, bir hayal yaratmaktır.
Aynı örnekten devam edersek bu durumdaki tanığın yanıtı:
“Hayır, bütün gece ofiste çalışıyordum.” olabilecektir.
(104)
Herkes yalan söylemekte uzman olduğu için tanıklar inanılmaz
kolaylıkta yalan söylerler. Yalan söylemeyi ve yaymayı çabuk öğreniriz.
Bana inanmıyor musun?
Gel sana KOKO’yo anlatayım.
KOKO işaret dili ile 1000 kelime bilen bir gorildir.
Bakıcıları ile nasıl iletişim kurabileceğini öğrendikten sonra Kuzey Kaliforniya Goril Vakfı’nda yanına evcil bir kedi yavrusu istedi.
Bir gün yalnız olduğu sırada yuvasının duvarını yıktı. Bakıcısı gelip kimin yıktığını sorduğunda “Kedi yıktı .” dedi.
Bu yüzden, yalan söylemek kolay, yalanı kalıcı hale getirmek zordur.
Bu nedenle eğer bir şahidin yalan söylediğine inanırsan çok soru sorarak açıklamasını didikle. Bu onun söylediklerindeki bilinen zihinsel kurgularını ve hatalarını ortaya çıkartabilmeni arttırır.
(109)
Daima kuvvetli başla!
Psikologlar, her kritik sunum ve sınavda ilk 30 dakikada verilen ilk izlenimin önemli olduğunu doğruladılar.
(110)
Eğer yeni ve tedirgin bir avukat isen ikinci bir kişilik geliştir ve endişelerini aşmak için “köprüyü geçene kadar ayıya dayı” de.
(111)
Coşku ile anlat. İnsanlar gerçekten inandığını ve önem verdiklerini onlara aktarmak istediğini hissederlerse dikkatlerini vereceklerdir.
(113)
İnsanlar alışmadıkları yeni bir şey duyduklarında sonraki yedi kelimeye dikkatlerini veremeyecek kadar şaşkın olurlar.
(115)
Hakim ile konuşurken gözlerine bak.
Yalancıların seninle konuşurken gözlerine bakamayacağı hala süren bir şehir efsanesidir.
(116)
Dürüstlük avukatın paha biçilmez değeridir. Başkaları duymak istemeyebilirler ama asla sahip olduğun niteliklerini anlatmaktan çekinme.
(120)
Herkesin yapabileceği gibi bir hata yaptığın zaman bunun üstünden kendine vurma, ondan ders çıkar .
Danimarkalı matematikçi, yazar, şair Piet Hein’in dediği gibi:
“Aklın yolu düz ve kısadır:
-Hataları daha az tekrarlamak gerekir.
-Her seferinde daha az hata yapmak.
-Yanılmak, yanılmak ve tekrar yanılmak.
Fakat daha az ve daha az ve daha az.”
(121)
Tanığı sorgularken sorularını kısa ve anlaşılır tutman gerektiğini daima hatırla.
(122)
En açık soruları kullan.
En açık soruyu sorabilmek için ilk yol şu üç şeyi unutmamaktır:
Anlat,
Açıkla,
Tanımla.
(123)
Doğrudan sorguda en açık soruyu sorabilmek için ikinci yol da 5N1K setini hatırlamaktır:
Kim,
Ne,
Nerede,
Ne zaman,
Neden,
Nasıl.
(124)
Tanığı doğrudan sorgulamada tanımlanmış, kapalı uçlu sorular da uygun olabilir.
Kapalı uçlu sorulardan amaç hazır olan tanıktan olayı netleştirmek ya da tanımlamaktır.
Örneğin:
“Başka bir şey oldu mu?”
“Başka bir şey söyledin mi?”
(126)
İlgisiz ve odaklanılmamış soruları kendine yasakla.
Örneğin:
“Ve daha sonra ne oldu?”
Bunlar doğrudan ya da çapraz sorguda tanığın açıklamalarının kontrolünü riske sokar.
(139)
Asla unutma, tanığın kontrolünü bir kez kaybedersen geri dönüşü çok zor olur.
(164)
Çapraz sorguyu sağlam kurabilmek için çok önemli üç yaklaşım; kontrol, kontrol ve kontroldür.
(177)
İlk etki gibi son etki de önemlidir. Bu nedenle çapraz sorgunu aldığın olumsuz bir yanıtla bitirme.
(181)
Her yargıcın farklı olduğunu daima hatırla.
Yargıçtan talebini onun niteliklerine, birikimine, referanslarına göre yap.
Bir yorumcunun söylediği gibi:
“İyi avukatlar kanunu; büyük avukatlar hakimi tanır.”
(183)
Hakim sana bir soru sorarsa bunu daima doğrudan yanıtla. Eğer yanıtın bir evet ya da hayır ile başlamak zorunda ise buna açıklamanı da eklemelisin.
(186)
Eğer bir hata yaptıysan bunu kabul et basit açıklamalar ve mazeretler ile örtmeye çalışma.
(187)
Yargıç bir soru sorduğunda konuşmanı hemen kes. Asla konuşmanı sürdürme. Önce onun sorusunu yanıtla ve kaldığın yerden devamın yolunu bul.
(188)
Yargıca bir sunum yaparken asla ezik, isteksiz bir görünüm serileme. İç geçirmek, gözlerini kaçırmak, kafa sallamak sempatik değildir.
(189)
Bir yargıca sık sık “saygılarımla”, “saygılar” şeklinde hitap etmek gerçekte saygılı bir davranış değildir.
Bunları çok kullanmanın uygun bir davranış olup olmadığını değerlendir.
(190)
Dikkatli ol tanığı oyuna getirmeğe çalıştığını anlayan yargıç güvenilir bir avukat olduğundan şüphelenmeye başlar.
(194)
Davaya başlarken hakimin bilgisinin ne düzeyde olduğunu daima dikkate al.
(196)
Sunumuna başlarken nelerin hakimin beklentilerine uygun olacağını düşün.
(199)
Hakimin sorusuna karşı “bilmiyorum” şeklinde cevap vermenin budalaca cevap vermekten çok daha iyi olduğunu daima hatırla.
(227)
Şöhretin senin etiketindir. Birleşik Devletler Yargıcı Breitel’in dediği gibi: “Şöhreti kötü olanın savunması camdan bir dağa yağlı ayakkabılarla çıkmaya benzer.”
(231)
Konuşmanda abartma ya da aşırılıkta bulunurken dikkatli ol. Eğer gerçek olmayan ölçüsüz şeyler söylersen yargıç senin güvenilirliğinden şüphe duyacaktır.
(232)
Asla unutma sen avukatsın, davanın merkezi değilsin. Elindeki sorunda ne düşündüğün ya da neye inandığın önemli değil, yargıcın ne karar vereceği önemlidir.
(233)
İyi avukat davanın kazanma şansı olmadığını bilir ve bütün çabalarını karşı tarafı olabilecek en iyi sonuç için ikna etmeye yöneltir.
(234)
Karşı taraf ya da yargıç seni çabukça bir ödün vermeğe davet ettiğinde dikkatli ol. Yanlış bir adım dayanaklarını korumanı imkansız hale getirebilir.
(235)
İki küçük fakat çok önemli kural:
(1) Karşı tarafı asla küçümseme; ve
(2) Asla duruşmaya geç kalma (daha erken gitmen en iyisidir!).
(241)
“Savaş Sanatı” kitabının yazarı Çinli general ve düşünür Sun Tzu’nun tezini hatırla:
“Stratejisiz taktik yenilgiden önceki gürültüdür.”
(243)
Yargılamada sakince ulaşacağın, bütün ihtiyaçlarını gerçekleştirecek bir hedefin daima olsun ve son dakikaya kadar konudan ayrılma. Bunlara karşın hala hazırlanamadıysan, başarısızlığa hazır ol.
(244)
Davandaki teorinde kesinlikle açık olmalısın ve dayanaklarının en önemlisini yargılama boyunca hafızanda koru.
(245)
Esnek ol – uyum sağlayamayan bir avukat olma.
(246) – (15)
“EVERYTHING BUT THE KITCHEN SINK”
Tahrik edici önerilere karşı diren, tartışılmadan kabul edilmiş, çıkmaza girmiş ya da önemsiz konulardan kaçın. Bulaşık kazanına atar gibi ıvır zıvır bir çok şeyi bir araya getirmeye çalışırsan kendine güveni olmayan acemi bir avukat gibi görünürsün.
(251)
Müvekkiline alkol ya da bir ilaç kullanmadan duruşmada duygularını kontrol altında tutabilmesi için yardımcı ol.
-----------------------------------------------------------------------------------------
*
365 DAILY ADVOCACY TIPS
Leslie CUTHBERT
Solicitor Advocate, Consultant and Trainer
Bloomsbury Professional 2015