ANAYASA MAHKEMESİ AVUKATLIK MESLEĞİNE GİRİŞİN KİMİ KOŞUL VE KAYITLAMALARA BAĞLI KILINMASININ HUKUK DEVLETİNİN VE ADİL YARGILANMA HAKKININ GEREĞİ OLDUĞUNA KARAR VERDİ.

Makaleler / Hukuk Makaleleri | 10.10.2011

AVUKATLAR VE MESLEK ÖRGÜTLERİ ŞİMDİ NE YAPACAK?
“Avukatlığın önemi ve özelliği nedeniyle bu mesleğe girişin kimi koşul ve kayıtlamalara bağlı kılınması, hukuk devletinin ve adil yargılanma hakkının gereğidir.”
Av. Güneş Gürseler


Anayasa Mahkemesi’nin, 5558 sayılı “Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un avukatlık sınavını kaldıran, 1. maddesini iptal eden Esas 2007/16, Karar 2009/147 sayılı ve 15.10.2009 tarihli kararı gerekçeli olarak 8.1.2010 tarih ve 27456 sayılı Resmi Gazete’de yayınlandı.

Bu karar, gerekçesinde mesleğimize yönelik olarak içerdiği yaklaşımları ve avukatlık mesleğine girişin kimi koşul ve kayıtlamalara bağlı kılınması gerektiğini kabul etmesi nedeni ile önemlidir ve yıllardır savunduklarımızın Anayasa Mahkemesi düzeyinde yanıt bulduğunu göstermesi açısından da sevindiricidir. (Bu kararı Anayasa Mahkemesi’nin avukatlık mesleğine yönelik diğer iki kararı ile birlikte değerlendirdiğimiz yazımız için www.yeniyaklasimlar.org.tr adresine bakılabilir.)
Anayasa Mahkemesi’nin avukatlık sınavının kaldırılmasının yerinde olmadığını belirtirken ya da bu mesleğe girişin kimi koşul ve kayıtlamalara bağlı kılınması gerektiğini belirtirken gerekçesi;
“Hukuk devletinin olmazsa olmaz koşulu olan “bağımsız yargı”, yargının olmazsa olmaz koşulu olan “savunma” ile birlikte anlam kazanır. Savunma, “sav-savunma-karar” üçgeninden oluşan yargının vazgeçilmez öğesidir. Adaletli bir yargılamanın varlığı, ancak avukatın etkin katılımıyla sağlanabilir. Avukatlığın önemi ve özelliği nedeniyle bu mesleğe girişin kimi koşul ve kayıtlamalara bağlı kılınması, hukuk devletinin ve adil yargılanma hakkının gereğidir.
Avukatın seçkinliği ve üstün nitelikler taşıması, hem kamunun hem de yargının beklediği bir husus olup, bunun sağlanmasında mesleğin gelişmesine katkı kadar mesleğe seçilme de önem kazanır. Sadece temel hukuki konularda eğitilmiş olmak, bir mesleği yürütmek için yeterli olamaz. Mesleki açıdan yetkinlik, stajyerlik gibi özel eğitimlerin yanı sıra mesleğe girişte seçme ya da elemeyi de içerir.”

şeklindedir.

Bu gerekçe aşağıdaki kabullere dayanmaktadır.

- Sadece temel hukuki konularda eğitilmiş olmak, avukatlık mesleğini yürütmek için yeterli olamaz.
- Mesleki açıdan yetkinlik, stajyerlik gibi özel eğitimlerin yanı sıra mesleğe girişte seçme ya da elemeyi de içerir.
- Avukatlığın önemi ve özelliği nedeniyle bu mesleğe girişin kimi koşul ve kayıtlamalara bağlı kılınması, hukuk devletinin ve adil yargılanma hakkının gereğidir.
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararının yıllardır sürdürdüğümüz “sınav” tartışmalarını en azından, “olsun mu olmasın mı” boyutundan kurtarması beklenir. Anayasa Mahkemesi, mesleğe girişin kimi koşul ve kayıtlamalara bağlı kılınmasını hukuk devletinin ve adil yargılanma hakkının gereği olarak görmektedir.

Şimdi ne olacak?

Aslında fiili durumda bir değişiklik olmamıştır.

Avukatlık Yasasında olduğu halde uygulanamayan sınav koşulunu Yasa’dan çıkaran değişiklik iptal edilmiştir. Bu iptal kararı ile değişiklikten önceki hükmün ihya olmayacağına ilişkin yargı kararları da dikkate alındığında ilk akla gelen, yeni bir yasal düzenleme yapılmasıdır. (1) (2) Avukatlık Yasasından sınavı çıkaran siyasi irade ve yapılanmanın Parlamentoda sürdüğü dikkate alınır ise olumlu bir yasal düzenleme beklemenin fazla iyi niyetli bir davranış olacağı görülmektedir.

Çözümü Anayasa Mahkemesi kararının verdiği güçle bizler yani avukatlar, barolarımız ve birliğimiz sağlayacağız.

Çözüme ilişkin önerilerimi yıllardır bütün eleştirilere karşın ısrarla yazdım ve
anlattım, çözümü başka yerde aramayalım “ÇÖZÜM BİZDE”. (3) (4)

BAROLAR VE TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ HAZIRLAYACAKLARI
YÖNETMELİKLE “STAJ BAŞARI DEĞERLENDİRME YÖNTEMİ” OLARAK AVUKATLIK STAJINA GİRİŞTE, STAJIN DEVAMINDA VE SONA ERMESİNDE “BAŞARI YOKLAMALARI” YAPABİLİR.

Böyle bir önerinin uygulanabilmesinin yasal olarak mümkün olamayacağını
söyleyecek olanlara en kesin yanıt, “sınav şartı aranmaksızın” serbest muhasebeci olunabileceğini düzenleyen 3568 sayılı Yasa’nın 5/B maddesine karşın sınav koşulu getiren ve Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun da onayından geçerek uygulanan Yönetmeliktir.

Bu uygulama bir meslek kuruluşunun istenirse yetkilerini nasıl
kullanabileceğine ilişkin önemli bir örnektir. Serbest muhasebeci ve mali müşavirlerin meslek örgütleri ile bütünleşerek sağladıkları başarıyı bizler de göstermeliyiz.

Aslında Türkiye Barolar Birliği’nin geçen dönem yönetimi tarafından bu konudaki çalışmalar barolardan alınan görüşler ve oluşturulan komisyon ile önemli bir noktaya getirilmiş, bir yönetmelik taslağı hazırlanmaya başlanmış idi. Ancak, geçen Mayıs ayında toplanan 30. Olağan Genel Kuruldan sonra bu çalışmanın ne ölçüde sürdürüldüğü Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu kararının nasıl değerlendirildiği bilinmemektedir.

Her geçen gün mesleğimizin içinde bulunduğu sıkıntıları artırmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin avukatlık mesleğine verdiği önem ve yaptığı tanım uyarıcı olmalı, mesleğimizin nicel ve nitel sorunlarını çözmeyi istemeli ve harekete geçmeliyiz. 13 Ocak 2010

(1) Av. Şamil Demir, “AVUKATLIK SINAVI UFUKTA GÖRÜNDÜ” http://www.samildemir.av.tr/2009/10/avukatlik-sinavi-ufukta-gorundu/
(2) Yrd. Doç. Dr. Ramazan Çağlayan, “İPTAL EDİLEN DÜZENLEYİCİ İŞLEMİN YERİNE ESKISİ YÜRÜRLÜĞE GİRER Mİ?” http://www.msb.gov.tr/ayim/Ayim_makale_detay.asp?
(3) Av. İ. Güneş Gürseler, “SAVUNMANIN SORUNLARINA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ: MESLEĞİMİZİN SORUNLARINA ÇÖZÜMÜ BAŞKA YERDE ARAMAYALIM, ÇÖZÜM BİZDE.”
Ocak 2008.
(4) Av. İ. Güneş Gürseler, “SAVUNMANIN SORUNLARINA ÇÖZÜM İÇİN
BARO GENEL KURULLARINA GÜNDEM ÖNERİLERİM”,
Temmuz 2008,


Yol Tarifi