TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU’NUN BİRLİK GENEL KURULU KARARLARINI UYGULAMAMA YETKİSİ!
Av. Güneş Gürseler
Avukatlık Yasası’nın 114 üncü maddesi Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’nu Birliğin “en yüksek organı” olarak tanımlamış ve 117 nci maddesinde belirlediği görevler arasına; “Birlik Yönetim Kuruluna talimat vermek,”, “Birlik başkanı, başkan yardımcıları, genel sekreteri ve saymanının ücretleri ile yönetim, disiplin ve denetim kurulları üyelerine verilecek huzur hakları miktarını ve ödeme şeklini belli etmek,” görevlerini koymuştur.
Avukatlık Yasası’nın 121 inci maddesi Birlik Yönetim Kurulu’na da “Birlik Genel Kurulunca alınan kararları uygulamak,” görevini vermiştir.
Bu yazının konusu, Türkiye Barolar Birliği’nin 23-24 Mayıs 2009 da Ankara’da toplanan 30 uncu Olağan Genel Kurulu kararlarının Yönetim Kurulu tarafından uygulanmamasıdır.
30. Olağan Genel Kurul iki ayrı gündem maddesinde mesleğimize bakış ve mesleğin geleceğini düzenleme açısından iki önemli karar vermesine karşın Yönetim Kurulu bu kararlardan birini uygulamayacağını açıkça duyurmuş ve uygulamamış, geçen ondört aya karşın diğerine ilişkin somut adımlar atmamıştır.
BAŞKANLIK DİVANI ÜYELERİ İÇİN AYLIK ÜCRET BELİRLEYEN GENEL KURUL KARARI UYGULANMAMAKTADIR.
Gündemin 7 nci maddesinde verilen önergenin bir delegenin karşı oyu ve
oyçokluğu ile kabul edilmesi sonucu Başkanlık Divanı üyelerine aylık 6.000 TL net ücret ödenmesi kararlaştırılmıştır.
Ancak, Önceki Başkan rahmetli Özdemir Özok’un tüm delegelere gönderdiği 4.6.2009 tarihli teşekkür mektubunda duyurduğu gibi 30. Olağan Genel Kurul’un göreve getirdiği Yönetim Kurulu ilk toplantısında bu ücretin alınmayarak eski uygulamaya devam edilmesine karar vermiştir.
Öncelikle Avukatlık Yasası’nın Yönetim Kurulu’nun görevlerini düzenleyen 121 inci maddesinin 4 üncü fıkrasının; “Birlik Genel Kurulunca alınan kararları uygulamak” açık hükmü karşısında böyle bir karar geçerli olamaz, hukuki ve mali sorumluluklar doğurur.
Şöyle ki;
Avukatlık Yasası’nın 112 nci maddesinin 1 inci fıkrası;
“Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı, başkan yardımcılığı, genel sekreterliği ve saymanlığı görevleri ücretlidir. Birlik Yönetim Kurulunun başkanlık divanında görev almamış olan üyeleri ile disiplin ve denetleme kurulları üyelerine, katıldıkları toplantılar için huzur hakkı ödenir. Ücretlerle huzur hakkının miktarları ve ödenme şekilleri birlik genel kurulunca belli edilir.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü gibi Yasa, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Başkanlık Divanı üyelerine “ücret”, diğer üyeler ile Disiplin ve Denetleme Kurulu üyelerine, katıldıkları toplantılar için “huzur hakkı” ödenmesini düzenlemiş ve bunların miktarları ile ödenme şekillerinin belirlenmesi görevini de Birlik Genel Kurulu’na vermiştir. 30 uncu Olağan Genel Kurul bu görev kapsamında Başkanlık Divanı üyelerinin aylık ücretini 6000 TL net, Yönetim Kurulu’nun diğer üyeleri ile Disiplin ve Denetleme Kurulu üyelerinin toplantı huzur hakkını 300 TL net olarak belirlemiştir.
Bu karar, Türkiye Barolar Birliği tarihinin Başkanlık Divanı üyelerine ücret belirleyen ilk Genel Kurul kararıdır. Önceki genel kurullarda Başkanlık Divanı üyeleri için ücret belirlenmemekte, Başkan ve tüm üyeler için huzur hakkı belirlenmekte idi. Ücret belirlemesi yapılmadığı için herkesin huzur hakkı alması bir sakınca yaratmıyordu. Oysa, 30 uncu Olağan Genel Kurul’un bu açık kararından sonra Başkanlık Divanı üyelerinin “Biz ücret almıyoruz, huzur hakkı alacağız.” gibi bir tercihte bulunmalarının ve Yönetim Kurulu’nun da bu doğrultuda bir karar vermesinin hukuki dayanağı yoktur. Genel Kurul’un kendileri için belirlediği “ücret”i almamayı tercih eden Başkanlık Divanı üyeleri, diğer üyeler için belirlenen “huzur hakkı”nı da alamazlar. Başkanlık Divanı üyelerine “huzur hakkı” ödenmesine ilişkin bir Genel Kurul kararı yoktur.
Türkiye Barolar Birliği tarihinin bir başka ilkine de neden olunmuş, Genel Kurul kararının uygulanmamasına karar verilmiştir. Bu olumsuz örneğin emsal olmamasını diliyorum.
Genel Kurul’dan böyle bir karar alınmasına neden gerek duyulmuştur?
Türkiye Barolar Birliği (ve belirli üye sayısını aşan barolarımız) amatör bir anlayışla yönetilebilecek sınırı geçmiştir. Ulaşılan avukat ve baro sayısı, çalıştırılan personel, sahip olunan mal varlığı, uygulanan bütçenin büyüklüğü karşısında, Birlik Başkanlığı, Başkan Yardımcılığı, Genel Sekreterliği ve Saymanlığı bu görevlerde bulunanların kendi işlerinden vakit buldukça hakkı ile yerine getirebilecekleri boyutları aşmıştır. Tam gün mesai verilmesi, profesyonelce karşılığının da alınması gerekmektedir. Uygulama diğer ülkelerde bu yoldadır. Örneğin, İngiltere’de Law Society Başkanı bir yıl için seçilmekte, bu süre için ücret almakta, bürosu ile ilişkisini dondurmakta, dava ve iş takibi yapamamaktadır. Bizde de olması gereken budur.
Avukatlık Yasası’nda olan bir hükmü uygulamayarak aykırı uygulamayı sürdürmenin beklenebilecek ilk olumsuz sonucu Türkiye Barolar Birliği Başkanı ve Başkanlık Divanı üyelerinin kendi bürolarının faaliyetlerine öncelik verme durumunda kalmalarıdır. İkincisi de bu faaliyetlerini sürdürürken Başkanlık Divanı sıfatlarının üzerlerinde olmasıdır. Her iki sonucun sakıncaları yaşanmıştır.
30. Olağan Genel Kurul, Nevşehir, Tekirdağ, Adana ve Kırklareli baro başkanlarının verdiği önergeyi bir karşı oy ile kabul ederek bu olumsuzlukları ve yarattığı sakıncaları sürdürmek istemediğini, Türkiye Barolar Birliği Başkanı ve Başkanlık Divanı üyelerinin adliye koridorlarında kendi bürolarının işlerini takip etmelerini değil Türkiye Barolar Birliği’ne tam zamanlı hizmet etmelerini istediğini göstermiştir. Genel Kurul, bu görevlerin özel işlerden vakit buldukça yerine getirilebilecek türden olmadığını ortaya koymaktadır.
Bu karar kurumlaşma sürecinde önemli bir adımdır, uygulanması gerekir.
GÜNDEMİN 13. MADDESİNDE KABUL EDİLEN MESLEK SORUNLARINA ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİN UYGULANMASI KONUSUNDA NELER YAPILDIĞI BİLİNMEMEKTEDİR.
İstanbul Barosu tarafından hazırlanarak ondokuz baro başkanı ve delegelerin imzası ile sunulup oybirliği ile Avukatlık Yasası’nın 117/3 maddesi kapsamında “Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kuruluna Genel Kurul talimatı olarak” kabul edilen ve aşağıya aynen aldığımız kararların yerine getirilmesine ilişkin gerçekleştirilenler bilinmemektedir. Oysa bu çözüm önerilerinin hepsi geciktirilmeden uygulamaya konacak önemdedir.
“1- Bugüne değin hazırlanmış ve TBB’ye intikal ettirilmiş Avukatlık Kanunu Tasarılarının Bir komisyon kurularak yeniden değerlendirmesinin yapılması ve güncellenmiş ve yasalaşmaya hazır bir Avukatlık Kanunu Taslağının kitap haline getirilerek tüm Barolara dağıtılmasını, bu Barolardan öneri ve katkılar alınmasını, yeni bir Avukatlık Kanununun yasalaşması; mümkün olmadığında değişiklik yapılması için çalışmaların yapılması,
2- Ülkenin gereksinimlerini karşılamak için değil, siyası yatırım aracı olarak kullanılması için Hukuk Fakülteleri açılmasına karşı etkin direnç gösterilmesi, faal olan hukuk fakültelerinin öğretin üyeleri kadroları, fiziki mekanları, kütüphaneleri ve diğer hususlar bakımından uluslararası standartlara uygunluklarının ve öğrencilerine hukuk nosyonu kazandırıp kazandıramayacakları hususlarının oluşturulacak kurullar tarafından incelenerek ve irdelenerek, yetersiz olanların eksikliklerini gidermeleri için girişimlerde bulunulması, verilecek önel içinde eksikliklerin giderilmemesi durumunda bu fakültelerden mezun olacakların avukatlık stajına kabul edilmeyeceklerin ilgili birimlere ve kamu oyuna duyurulması ,
3- “Yasada Sınav yok, o halde yapacak bir şey de yok” kolaycılığından vazgeçilmelidir. Hâkim ve Savcı olabilmek için sınav-mülakatı gerekli bulan ve de iki yıl ücretli staj yapılmasını kabul etmiş olan Yasa Koyucunun, avukatlık mesleği için nasıl olursa olsun yeter ki hukuk fakültesinden mezun olsun demiş olması düşünülemez. Avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulmuş baroların ve TBB’nin bu amaçlarını gerçekleştirebilmek için her hukuk fakültesi mezununu staja alması ve belli bir süre sonra da avukatlık ruhsatı vermesi mümkün değildir. Buna göre yürürlükte olan mevzuat içinde de olsa gereğinin yapılmasını ve Örneğini Serbest Mali Müşavirler Odasında gördüğümüz ve Danıştay’ın da onayından geçen “Staj Değerlendirme” adı verilen bir ölçme ve değerlendirme sistemine yönelinmesi,
4- Meslek kıdemi üç yıla kadar olan genç meslektaşlarımıza faizsiz büro kredisi verilmesi için gerekiyorsa yasal değişiklikleri de içeren çalışma ve uygulama yapılması,
5- Avukatlık Kanunun 27. maddesinde düzenlenmiş pul bedellerinin gerektiği kadar arttırılarak, bu artan kısımla fon oluşturularak “emekli ve mesleği bırakan“ avukatlara sosyal yardım olarak ödenmesi için yasal değişiklik yapılması için gereğinin yapılması,
6- Avukatlık Kanunun 27/A maddesinde düzenlenmiş sosyal yardım ve dayanışma fonunun ayrım gözetmeksizin stajyerlere de uygulanır hale getirilmesi,
7- Birliğin görevleri Avukatlık Kanunun 110. maddesinde düzenlenmiş olup, Baroları ilgilendiren konularda ortak görüşlerin öğrenilebilmesi, baroları ve mensuplarını birbirine tanıtarak aralarındaki meslek bağını ve örgütlülüğünü güçlendirebilmek için TBB MECLİSİ’nin kurulup, hayata geçirilmesi için gereğinin yapılması,
8- CMK sorunlarını tespit, idari ve yasal çözüm önerilerinin belirlenmesi ve TBB’ye raporlar hazırlayarak katkı vermeleri için TBB CMK ÜST KURULU (SERVİSİ) oluşturulması için gereğinin yapılması,
9. TBB Vergi ve İdare Hukuku Merkezi kurulması için gereğinin yapılması,
10. Meslek İlke ve Kurallarının güncelleştirme çalışmalarının sonuçlandırılarak takip eden Genel Kurulda konunun görüşülmek üzere gündem maddesi yapılması.”
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu, 30 uncu Olağan Genel Kurul’un belirttiğimiz bu iki kararını uygulamayarak Avukatlık Yasası’na aykırılığı fiilen sürdürmektedir. 11 inci Olağanüstü Genel Kurul sonrasında bu aykırılıkların giderileceğini umarım.29.7.2010